DİĞER
“David Foster Wallace insanın varoluşunun temelinde acı olduğunu söyler ve bir sanat yapıtı acıyı asla azaltmaz, olsa olsa genelleştirebilir, gerçek empati diye bir şey yoktur, diye de ekler. Ona göre insanlar acıdan kaçarken aslında kendilerinden kaçtıklarını bilmezler.”
"Foster’ın ayrıksı yönü, sanat tarihi içinde öne çıkan birçok eğilim, avangardı salt iki dünya savaşı arasındaki dönem içinde konumlandırırken, onun avangardın farklı bir şekilde devam eden bir tavır olduğuna dair ısrarı..."
Sevgi Soysal'ın "Deli Tank ve Çocuk" öyküsü, varoluşu bir kapanıma dönüştüren, herkesi bir diziselliğe hapseden toplumsal koşullara işaret eder...
Eğer David Foster Wallace’ın dönemindeki edebiyat muhabbetleri bugünkü kadar kapsamlı bir iz bırakmış olsaydı, daha tutarlı bir biçimde hatırlar mıydık acaba bu edebiyat muhabbetlerini?
“…bu savaştan en ufak bir zevk almıyorum.”
© Tüm hakları saklıdır.